3ü
Denizli
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.15
  • EURO
    34.88
  • ALTIN
    2246.4
  • BIST
    9140.7
  • BTC
    66452.8$

Sana Kallavi Sokağını Göstereceğim Annem

13 Eylül 2017, Çarşamba 11:16

‘‘Seni ben kallavi sokağında gördüm

  Sen beni görmedin göremedin

  Kapıları çaldım adını sordum

  Söylemediler öğrenemedim’’

 

İstiklal Caddesi’nde yürüyorduk. Buğulu sesiyle, Attila İlhan’ın ‘‘Belma Sebil’’ başlıklı şiirinin bu dizelerini tekrarlayan oğluma baktım aniden. Arkamdan yürüyordu babasıyla. Nasıl da güzel okuyorsun içten içten dedim ona. Söz konusu şiir olunca bir başka etkileniyorum çünkü gezerken. Hele ki bir de şiiri yazılmış sokaklarda yürümek farklılaştırıyor insanı. Şiir sevmek böyle bir şey işte dedim oğluma ona hayranlıkla gülümseyerek.

Bayramın ikinci günü İstanbul’daydık ailece. Aslında bayramlarda ya İzmir’e gideriz ya da Denizli’de oluruz, ama bu sefer İstanbul’daydık. Sebebi vardı elbette. Oğlum artık bir süreliğine de olsa İstanbullu olacaktı. Hoş, o artık ben hep İstanbulluyum dese de gelecek yıllar ne yaşatır bilemiyoruz.

Hem oğlum hem de kızım çok seviyorlar bu şehri. Nedensizce bir hayranlık duyuyorlar tıpkı benim ve eşimin de duyumsadığımız hayranlık gibi. Evet, yaşamak zor her haliyle bu şehirde, ama kalabalık ve hareketi seviyoruz biz çoluk çocuk. Bunaldığımız anlar da oluyor gezerken. Ama olsun burası İstanbul diyerek gönlümüzü buna alıştırıyoruz demek ki.

Oğlum üniversiteli oldu bu yıl. İstanbul’da okuyacağını hayal ederken, gerçekleşmesine sevindik hepimiz de. Onu kalacağı yurduna yerleştirmekti gidişimizin amacı. Hem de bu sayede okulunu ve çevresini ve de istediğimiz yerleri gezebilecektik.

Yurdunu, okula kayıt işlemleri için gittiklerinde babasıyla birlikte buldukları için işimiz kolaylaşmıştı. Bize de onu odasına yerleştirmek ve incelikleri anlatmak kalmıştı. Gider gitmez yurdundaydık. Odasına çıkarak biraz soluklandıktan hemen sonra evde hazırlamış olduğumuz eşyalarını yerleştirdik. Ama bende bir hüzün, bir özlem ki sormayın. Daha oğlumdan ayrılmadan başlamıştım özlemeye. Hatta evde başlamıştı bir süre öncesinden. Giderek daha da artan bir hal almıştı artık hüznüm. Evlatlarına düşkün her anne gibi ben de onu evimde her zaman göremeyeceğimi düşünerek zaman zaman ağladım.

Hasretlik ne demek iyi bilirim. Yeni bir özlemle karşı karşıya kalmış olmam üzse de, tatlı bir ayrılık olduğunu da biliyordum bu ayrılığın. Oğlum İstanbul’da öğrenci olmak istiyordu. Bu şehirle yakınlaşarak bütün semtlerini, tarihini, manevi duyguları taçlandıran havasını, derinden hissetmek ve öğrenmek istediğini bize söylüyordu uzun zamandan beri.

Yurduna eşyalarını yerleştirdikten sonra gece gündüz gezdik bayram bitene dek. Yaklaşık dört gün boyunca İstanbullu gibi dolaştık. Ünlü mekânlar ve tatlar, tarihi semtler, sokaklar ve de eşsiz ortamlarla doyumsuz gezilerimiz yorgunluğumuz ile sonlanıyordu gün biterken her gece.

Günler geçti, döneceğimiz gün geldi. Oğlum kalacaktı artık. Eşim, ben ve kızım Denizli’ye dönecektik. Kendimi bildim bileli sevdiklerimden ayrılırım ama bu ayrılık başkaydı. Tarifsiz bir özlemdi artık içimde çoğalan. Daha önceleri tatmadığım kadar tarifsizdi. Evladından ayrılmak ne kadar da zormuş dedim içimden oğlum tramvaydan indiğinde.  Bizimle belirli bir yere kadar gelmişti. Camdan ona bakakaldım. Gözlerim dolmuştu. Onun da gözleri ağlamaklıydı ama belli etmek istemiyordu, hüzünlüydü. Tramvay hareket eder etmez yaşlar boşaldı zaten gözlerimden.

Yolculuğumuz bitip eve geldiğimizde artık oğlumun başka bir şehirde yaşayacak olması duygusuyla birkaç gün üzüldüm, ağladım. Her zaman olduğu gibi bu özleme de alışmak gerekecekti. Daha çok yeniydi. Akşamları mutfağımızın penceresinden birlikte seyrettiğimiz ayı izleyerek, bana şiirler okuyan sesini duydum günlerce. Şarkılarını duydum. Bakamadım sonra gökyüzüne ve aya. Gelince bakarız birlikte yine dedim, kendimi teselli ettim.

Herkes gönderiyor çocuğunu bir yerlere okusun diye, sen de gönderdin işte! Okusun, mutlu olsun, ufku genişlesin evlatlarımızın.  Yeter ki gülsünler, acılarını göstermesin Allah’ım.

Sana kallavi sokağını göstereceğim annem birazdan demişti Beyoğlu’nda yürürken ve şiirin dizelerini okurken. Sonra da geçmişiz sokağı annem bir dahaki sefere gösteririm diye bana söz veren ve ruhunun inceliğine hayran olduğum biricik oğlum şimdi İstanbul’da.

Yarın birkaç günlüğüne geliyor. Şimdiden sevinçliyim.

Sevgiyle…

NerminAyduran

13Eylül2017

 

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.