Denizli
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.44
  • EURO
    35.05
  • ALTIN
    2347.7
  • BIST
    9003.22
  • BTC
    69462.36$

Bataklığın En Derini: Suriye

08 Ekim 2019, Salı 17:22
Bataklığın En Derini: Suriye

Orta Doğu’da cebren getirilmeye çalışılan bahar, ‘’Arap Baharı’’ diye adlandırıldı (Bu baharda zaten toplumun kendi aktivitesi ile değil, dışsal kaynaklı çomak sokmalarla yapıldı ki bu ayrı bir yazı konusudur.)ve bu baharın rüzgarı 8 yıl önce Suriye’ye doğru esti. Babasının ardından cumhurbaşkanı olan Beşar Esad, babasının yanlış politikalarında ısrarcı olup, muhaliflerin seslerine kulaklarını tıkayınca iç savaş başladı ve binlerce insan öldü, milyonlarca mülteci de Türkiye’nin sorunu haline geldi.

Her vatandaşa eşit özgürlük, iş ve refah, demokrasinin tam uygulanması, yolsuzlukların önüne geçilmesi gibi son derece insani isteklere karşı uygun politika geliştiremeyen ve ülkesi üzerinde kurgulanan senaryoyu göremeyen ya da görmek istemeyen Esad, etnik ve dini ( Alevi- Sünni ) bir boyutu da olduğu düşünülmesi istenen bir savaşa neden olurken, ülkesinin,  kapitalist egemenlerin kurduğu IŞİD ve El-Kaide gibi terör örgütlerinin de eylem sahası haline gelmesini engelleyemedi ve savaşın boyutu başka mecralara evrildi.

Özerk yönetim talebiyle, Suriyeli Kürtlerde savaşın aktörlerinden biri haline geldi. Yani, PKK bağlantılı PYD, YPG Amerika’nın desteği ile yangına benzin taşıdı.

Peki, Orta Doğu’yu kendi oyun alanları gibi görüp, istedikleri gibi istihbarı tuzaklar kuran, olayların müsebbibi (Aslında olayların müsebbibi Orta Doğu halkının kendisidir; okumayan, gelişmeyen, bireysel düşünen, üretmeyen, bilim ve teknolojiyi önemsemeyen, irdelemeyen, izleyen bir toplum olması hasebiyle gerçek müsebbi Orta Doğu’nun kendisi) küresel aktörlerin duruşu nedir?

Rusya ve İran Suriye’nin toprak bütünlüğünü istiyor. ( En azından şimdilik )

Amerika, Fransa, İngiltere ve diğer Avrupalı Devletler ‘’yakın hissettikleri’’, ‘’ılımlı’’ olduğunu düşündükleri muhaliflere, kendi elleriyle kurdukları IŞİD’e, El-Kaide’ye, YPG’ye, PYD’ye her türlü desteği verdi.( Amerika şimdi de kalkmış, Suriye’de bulunan esir IŞİD militanlarının,Türkiye’nin sorumluluğuna geçeceğini söylüyor. Böyle akıl dışı bir şey olamaz. )

İsrail ve Suudi Arabistan ise İran’ın güçlenmesine engel olmak için muhaliflere destek verdi.  (Suriye’den sonra parçalanacak olan İran, ardından da Türkiye’dir. Bu yadsınamaz bir gerçekliktir.)

Türkiye ise, muhalif Özgür Suriye Ordusuna destek vermekle çok büyük bir dış politika yanlışına girdi. İktidar, kurgulananı göremedi, yaşanacakları öngöremedi, halbuki bu hiçte zor değildi. Yanı başında yıllarca şahit olduğu Irak örneği duruyorken.

Türkiye güçlüdür. Türk Ordusu yenilmezdir. Bunu tarih kaydetmiştir. Dışarıdan gelecek her türlü saldırıya ( Ege Denizindeki adalarımızın Yunanistan’ca işgali gibi ) müzakereden anlamıyorlarsa savaşla karşılık verilmelidir. Küstahlara gereken karşılık verilir, verilmelidir. Lakin bu Suriye bataklığında savaş çözüm değildir. Emperyal düzenin oyun kurmasına ve bize biçilen rolü oynatmasına izin vermemeliyiz. Fotoğrafta bize gösterilen noktaya değil, fotoğrafın tamamına bakmalıyız. Ve yine yineyine emperyalizmi yenen Atatürk ilkelerine dönmeliyiz.

Son tahlilde ise,Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması çok çok önemli, yanımızdaki ev yıkılırsa sıra bizim evimize de gelir!

Özge Meltem Alacacı

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.